NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
زَيْدُ بْنُ
الْحُبَابِ
عَنْ عَبْدِ
الْمُؤْمِنِ
بْنِ خَالِدٍ
الْحَنَفِيِّ
حَدَّثَنِي
نَجْدَةُ
بْنُ
نُفَيْعٍ
قَالَ
سَأَلْتُ
ابْنَ عَبَّاسٍ
عَنْ هَذِهِ
الْآيَةِ
إِلَّا تَنْفِرُوا
يُعَذِّبْكُمْ
عَذَابًا
أَلِيمًا
قَالَ
فَأُمْسِكَ
عَنْهُمْ
الْمَطَرُ وَكَانَ
عَذَابَهُمْ
Necde b. Nüfey'den;
demiştir ki: İbn Abbas'a şu;
"Eğer topluca
(savaşa) çıkmazsamz (Allah) size (acı bir şekilde) azabeder..."[Tevbe 39]
(mealindeki) âyeti sordum da;
Onlardan yağmur kesildi.
(Yağmurun kesilmesi) onların azabıydı diye cevap yerdi.
İzah:
Sadece Ebû Dâvud
rivayet etmiştir.
Hz. İbn Abbas,
metindeki âyet-i kerimede Hz. Peygamberle harbe katılmak istemeyen kimselere
yöneltilen tehdidin o kimselere, yağmursuzluk, kıtlık ve kuraklık şeklinde
tecelli ettiğini ve ilâhi tehdidin bu şekilde gerçekleştiğini haber vermiştir.
Bazı müfessirlerin açıklamalarından da anlaşıldığına göre, bu ayet-i kerime Hz.
Peygamber kendilerim harbe çağırdığı halde harbe katılmayan Arap kabileleri
hakkında inmiştir. Allah onlara çok acı bir azabın geleceğini haber vermiş,
bir süre sonra da yağmurlarını kesmiştir.
Her ne kadar bu âyet-i
kerime belli kimseler hakkında nazil olmuşsa da, âyetin iniş sebebinin özel
olması hükmün genel olmasına engel değildir. Binaenaleyh Hz. Peygamberin emrine
muhalefet edenler dünya veâhi-rette- rezîl, rüsvay ve helak olurlar. Âyetin
devamında yüce Allah Rasülünün emrine uymayan kimseleri helak edip yerlerine
başka bir kavim getirerek o kavimle Rasûlünün imdadına yetişip onu muzaffer
kılacağını va-detmiştir.
Hz. Peygamberin
makamında bulunan bir zatın dine muvafık emirleri de aynen Rasûlünün emri
gibidir. Ona itaat vâcib olur. Muhalefet eden günahkar ve rezil olur.